Lütfi AKINCIOĞLU
LOTHBROG – YKB
Türkiye Makine sektörünün ihracatı Haziran 2024’te yüzde 21,2, ilk 6 ayda ise yüzde 1,3 oranında düştü. Bursa’dan yapılan makine ihracatı ise Haziran’da yüzde 29,5, ilk 6 ayda ise yüzde 9,5 geriledi.
Ülkemizde de etkileri uzun süredir hissedilen global enflasyonun sonuçlarından biri de bizler gibi gelişen ekonomilerin dünya pazarındaki dalgalanmalara karşı daha hassas kalmasıdır. Hali hazırda uzun vadede oturtulmamış iş bağlantıları, henüz gelişmemiş bayilik yapıları ve marka değerinin yeteri seviyede oluşturulmaması sebep-sonuç ilişkisinde önemli rol oynamaktadır.
Ekonomik daralmalar su üstüne çıkmaya başladığında; yatırımcılar mevduatlarını rakibe göre daha uygun fiyatlı görünse dahi riske atmaktan kaçınarak güvenli liman olarak gördükleri, marka değeri yüksek firmalar ve makineleri üzerine yoğunlaştırmaktalar. Geçmişten gelen tecrübelere dayanarak söylemek gerekir ki makine pazarının %50’ye yakın kısmı bu ilk algoritmayı benimsemektedir. Geriye kalan kısımda ise yatırımında risk almayı göze alanlar fiyat olarak çok daha uygun varyasyonlar üzerine yoğunlaşarak risk meblağını minimize etme çabası içinde kalır.
Şehrimiz Bursa; ülkemizde en kaliteli makinelerin üretildiği, kaliteden imkanlar doğrultusunda taviz verilmediği bir makinecilik ahlakına sahiptir. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz yol ayrımının tam ortasında kalarak şehrimizin makine ihracatını kıskaca almaktadır. Her iki seçenek arasında tercih yapan yatırımcıların yalnızca küçük bir kısmı, risk analizi yapmaktan ziyade fiyat/performans odağına yoğunlaşmaktalar. Kalitemiz ile diğer bölgelerden ayrışan makine imalatımız, ihracat rakamlarımızda da diğer bölgelere göre orantısız bir daralma ile karşı karşıya kalmaktadır.
Yılın ikinci yarısında da global enflasyon etkileri yavaşlatılamaz ise ülkemize ait oranlar üzerinde düşüş ivmesinin devam edeceği görüşündeyim. Buna ek olarak ülkemizdeki döviz maaliyeti dengesinin de devlet kanalı ile bir nebze daha iyileştirilerek, üreticilerin dış piyasalardaki rekabet gücünün arttırılmasına ve ihracat oranlarımıza büyük ölçüde etkisi olacağına inanmaktayım. Elbette pandemi sonrası başlayan ve uzun vadeli kaynak kullanımı sonucu oluşan bu konjektürel durum, her ne kadar önlemler alınsa da kısa vade de maalesef sonuç getirmeyecektir. Sabırlı olmak ve düşüş ivmesini yataya getirmek hedeflerimizden ilki olmalı, sonrasında ise kaybettiğimiz pazar hacmine ilişkin yeni dünya stratejileri geliştirmeli ve hayata geçirmeliyiz.