Lütfi AKINCIOĞLU

LOTHBROG YKB

Bizlerin de bugün faaliyet gösterdiği Demir – Çelik sektörü, aslında en ilkel çağlardan bu yana insanlığın temel gayelerinden birine hizmet etmeyi sürdürmektir.

 

Çoğu farklı inanış ve düşüncenin aksine, bugün kullanmakta olduğumuz demir elementi gezegenimize meteorlar veya göktaşları ile taşınmadı. Demirin kökenleri yıldızların patlaması (süpernova) gibi muazzam bir aktivitenin vukuu bulması ile başlar ve milyonlarca farklı ihtimale rağmen hem yaşamın hem de demirin bir arada olduğu Dünya gezegenin ortaya çıkışını doğurur. Tüm dünya kütlesinin %35’ini ve dünya çekirdeğinin %80’ini oluşturan demir elementinin yalnızca %5’lik kısmı kabuk üzerinde yer almakta ve insanlık tarafından erişime mümkün kılınmakta.

Demirin ilk kullanımına dair işaretler mızrak uçları, bıçaklar ve süs eşyaları olmakla birlikte Sümerliler ve Mısırlılara yani M.Ö. 4000 yıllarına uzanmakta. Daha sonraları M.Ö. 2000 yıllarına gelindiğinde ise demirin Mezopotamya ve Anadolu civarında yoğun olarak kullanıldığına dair birçok veri elde etmekteyiz. M.Ö. 550 yıllarında ise Çin’de Zhou Hanedanlığı döneminde gelişmiş ocak teknolojileri ile 1300K ısıtılan fırınlar ile dökme demir ve pik üretimi başlamış oldu.

Demirin insanlık tarihindeki önemine kutsal kitaplarda ve dinimizde de yer verilmiştir, şöyle ki; Hz. Dâvûd (as) Hz. Nûh (as)’un soyundandır (En’âm, 6/84) ve İsrailoğullarına peygamber olarak gönderilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de, Câlût’u öldürmesinden sonra Hz. Dâvûd’a hem hükümdarlık hem de hikmet (nübüvvet) verildiği bildirilir (Bakara, 2/251). Allah, İsrailoğullarını savaşın şiddetinden korumak için Hz. Dâvûd’a zırh yapmayı öğretmiş, demiri yumuşatmak suretiyle ustaca işlenmiş, geniş zırhlar yapmasını bildirmiştir: “Ona sizin için zırh yapmayı öğrettik ki savaş darbelerinden sizi korusun. Artık şükredecek misiniz?”  (Enbiyâ, 21/80)

18. yüzyıla gelindiğinde ise önce İngiltere’de başlayan demir ve kömürün asıl enerji kaynağı ve hammaddeyi oluşturduğu bir makineleşme çağı yani Sanayi Devrimi başlamıştır. Kömür, buhar ve makinenin birleşiminin ortaya çıkardığı Sanayi Devrimi önemli ekonomik, siyasal ve toplumsal dönüşümlere neden olmuştur. Kas gücünden makine gücüne geçişle üretimi büyük ölçüde artırmıştır. Buharlı makineler ve çeşitli teknolojik buluşlar sayesinde bazı ülkelerde önemli ekonomik ve toplumsal dönüşümler yaşanmıştır. İnsanlık tarihinden hayvanların evcilleştirilmesi ve tarımın başlamasından sonra kabul edilen en büyük 2. dönüm noktası Sanayi Devrimi’dir.

Görüleceği üzere tarihten bu yana tüm uygarlıklar gücünü demirden, ona şekil verebilmekten ve hükmedebilmekten almışlardır. Bugün içinde bulunduğumuz durum da aslında geçmişte yer alan örneklerden çokta farklı değil. Günümüz toplumları da üretimlerini hızlandırmak, verimli ve ekonomik açıdan bağımsız olabilmek adına optimum iş gücü ortaya koyarak demirden ve onun gücüne bağlı makinelerden faydalanma gayesi içerisinde kıyasıya bir rekabet ortaya koymaktadır. İnsanlık olarak her ne kadar gelişmiş ve teknolojik olduğumuz algısına kapılsak dahi, temelde bizler yolun çok daha başındayız. Bilinen fizik kuralları dünyayı yönetmeye devam ederken, üretimin evrim süreci ve buna bağlı güç dengeleri de her gün değişmeye devam etmekte.

Kısa bir örnekle açıklamak gerekirse; oldukça gelişmiş olduğumuza inandığımız ve teknolojinin en üst noktası olarak gördüğümüz havacılık sektöründe dahi, uçakların havada kalabilmesi için ihtiyaç duyduğumuz ekipman ve parçalar uçağın toplam ağırlığının yalnızca %40’ına tekabül etmekte, geriye kalan %60’lık kısım uygarlığımızın halen ne kadar ilkel olduğunu ispatlarcasına ihtiyaç duyulan parçaların eklemeli montajında kullanılmakta.

Devam eden teknolojik gelişimler her yeni gün, yeni bir inovasyon getirerek bizleri bir adım daha ileriye taşımaya devam ediyor. 15 yıl öncesine kadar demir-çelik şekillendirme yöntemleri arasında çok ileri teknoloji olarak tanımladığımız Lazer ’in adı dahi geçmez iken, bugün üretim tesislerinin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Lazer makinelerinin üretim kabiliyetleri ve hassasiyetleri sayesinde, artık firmalar ve dolaylı yoldan ülkeler Dünya pazarında daha rekabetçi ve katma değeri yüksek ürünler ortaya koymakta ve döviz girdisi sağlayarak ekonomik ve toplumsal refah noktasında üstünlük sağlamakta. Yalnızca geçtiğimiz 3 yıllık zaman zarfı içerisinde ülkemizde Lazer kesim ve kaynak makinelerinin kullanımı %300 oranında artarak Pazar hacmi 170 Milyon $’a ulaştı.

Lothbrog Makine olarak 15 yıllık bilgi birikim ve sektör tecrübemiz ile, kökleri eski çağlara dayanan ve halen büyümekte olan bu pazara 85 kişilik uzman kadromuz ile hizmet vermeye devam ediyoruz. Yalnızca geçtiğimiz 5 yıllık zaman diliminde, ülkemizin çeşitli ürün gamlarında rekabet edebilmesi ve ihracat potansiyelini arttırıcı mamul ürünler ortaya koyabilmesi adına 1000’den fazla Fiber Lazer kesim makinesi kazandırırken, sanayicilik ahlakımıza da farklı tasarımsal özgürlükler ve vizyonlar katmış olduk. Bu sonucu destekleyici 750’den fazla mutlu müşterimize halen 50 kişilik bir mühendis ordusu ile 7/24 anlık hizmet ve destek vermeye, onların dış pazarlarda aktif kalabilmesine olanak sağlıyoruz. Bu sebepledir ki 20’den fazla rakibimizin olduğu pazarda %25’lik Pazar payımız ile en yakın 3 rakibimizin dahi toplamından daha büyük bir ciro ile yatırım yapmaya, kendimizi ve servis kabiliyetlerimizi geliştirmeye, liderlik ilkeleri ile tüm benzer kuruşlara örnek olmaya devam ediyoruz.

 

Umarım Fiber Lazer teknolojisinin bize verdiği bu heyecanı tüm müşterilerimize eşit bir payda ile aktarabilir ve toplumsal gelişimin bir parçası olan tüm büyük ve öncü firmalar arasında kalmayı uzun yıllar başarabiliriz.